“`html
Antalya Müzesi Yıkım Kararına Tepkiler Devam Ediyor
Antalya Müzesi binasının yıkılması ile ilgili alınan kararlara yönelik tepkiler giderek artıyor. Müze Çalışma Grubu, arasında meslek birimleri, akademisyenler ve çeşitli sivil toplum kuruluşlarının yer aldığı bir konsorsiyum, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy‘a hitaben yaptıkları açıklamada, yıkım kararının bilimsel ve hukuki açıdan dayanağının bulunmadığını belirterek, kamuoyuna ortak akıl ve şeffaflık çağrısında bulundular.
Bu grup, Türkiye’de ulusal bir mimari yarışmayla inşa edilen ilk müze olma özelliğine sahip olan Antalya Müzesi’nin yalnızca mimari açısından değil, kültürel ve toplumsal işlevselliği bakımından da korunması gereken önemli bir yapı olduğunu vurguladı. Bakanlık, yıkım gerekçesi olarak sunduğu “deprem riski” iddialarının kapsamlı bir yasal Deprem Performans Analizi’ne dayanmadığını belirten grup, riskli olduğu söylenen binanın neden yıllardır kesintisiz olarak hizmet verdiğini de sorguladı.
Grup, “Çözüm yıkımda değil, akılcı bir planlamadadır,” diyerek, yıkım işleminin derhal durdurulmasını talep etti.
Müze Çalışma Grubu, şu kuruluşlardan oluşmaktadır: Antalya Barosu, Antalya Kent İzleme Platformu, Antalya Kültürel Miras Derneği, Antalya Sanatçılar Derneği, Akdeniz Serbest Mimarlar Derneği, Akdeniz Üniversitesi Öğretim Elemanları Derneği, Arkeologlar Derneği Antalya Şubesi, Docomomo-Türkiye, Eğitim-İş Antalya Şubesi, Eğitim-Sen Antalya Şubesi, İnşaat Mühendisleri Odası Antalya Şubesi, Jeoloji Mühendisleri Odası Antalya Şubesi, Koruma ve Restorasyon Uzmanları Derneği, Kültür Sanat Sen Antalya Şubesi, Mülkiyeliler Birliği Antalya Şubesi, Seyahat Acentaları Yöneticileri Derneği.
Fotoğraf: Göktuğ Özgül Arşivi
Müze Çalışma Grubu tarafından yapılan açıklamanın tam metni ise şu şekildedir:
Antalya Müzesi: Neden Korunmalı ve Tescil Edilmeli?
Antalya Müzesi binasının 2863 sayılı yasa kapsamında korunarak tescil edilmesi gerektiğine dair inancımızı destekleyen başlıca noktalar şunlardır:
- Tarihi ve Belgesel Değeri: Bu yapı, Türkiye’nin ulusal bir mimari yarışma ile inşa edilen ilk müzesidir. 1964 yılında yapılan yarışmada İstanbul Üniversitesi Mimarlık Fakültesi öğretim üyeleri ve dönemin Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürü gibi uzman isimler görev almışlardır. Bu özellik, yapıyı modern Türk müzecilik tarihinde önemli bir referans noktası haline getirmektedir.
- Mimari Değeri: Bina, Türkiye’yi 1964 New York Dünya Fuarı’nda temsil eden Türkiye Pavyonu ile benzer bir mimari anlayışın ürünüdür. O dönemde bu tarzda inşa edilen ve günümüze ulaşan üç önemli yapıdan biridir; diğer ikisi Ankara’daki Millî Eğitim Bakanlığı Binası ve Gülhane Askeri Tıp Akademisi Hastanesi’dir.
- İşlevsel ve Kültürel Değeri: Bina, yalnızca bir sergi alanı değil, aynı zamanda kütüphane, konferans salonu vebahçesi ile birlikte sosyal ve kültürel bir merkez olarak tasarlanmıştır. Bu çok yönlü yapısı nedeniyle, 1988 yılında Avrupa Konseyi tarafından ‘Yılın Müzesi’ ödülüne layık görülmüştür.
- Uzman Kuruluşların Görüşü: Antalya Kültürel Miras Derneği, TMMOB Mimarlar Odası, Serbest Mimarlar Dernekleri Federasyonu gibi sivil toplum kuruluşları, yapının korunmasını talep etmektedir.
Sonuç olarak, Adana, Bergama, Kayseri ve Hatay Arkeoloji Müzeleri tescil edilirken, Antalya Müzesi’nin bu konuda dikkate alınmaması, kamuoyunda şüphe uyandırmaktadır. Bu durum, alınan kararların nesnel ve bilimsel ölçütlere mi, yoksa başka baskılara mı dayanarak alındığına ilişkin kuşkulara neden olmuştur.
Deprem Performans Analizi Eksikliği
Yıkım kararının gerekçesi olarak sunulan “deprem riski” konusu ciddi soru işaretleri barındırmaktadır. Bakanlık, 2021 tarihli bir analize atıfta bulunmasına rağmen, gruba iletilen rapor sadece karot ve röntgen çalışmalarını içermektedir. Bu durum, kapsamlı bir Deprem Performans Analizi’nin yapılmadığını ortaya koymaktadır. Bu bağlamda iki kritik soru beşetilmektedir:
- Kapsamlı bir Deprem Performans Analizi olmadan, bir kamu yapısının yıkımına nasıl karar verilebilir? Yıkım kararı için hazırlanan belgelerde bu raporun yer almaması ciddi bir sorun teşkil ediyor.
- Eğer 2021’den bu yana geçerli olan bir risk tespiti yapılmışsa, Bakanlık, çalışanlar ve ziyaretçiler için güvenliği neden göz ardı etmiştir?
Bu tür sorulara net cevaplar verilmesi, kamu güveni için kaçınılmazdır. Üstelik, yapı riskli olsa dahi, günümüz mühendislik çözümleriyle güçlendirme yapılması mümkün. Bu seçenek, yüksek maliyetli yeni bir inşaat projesine kıyasla çok daha ekonomik bir çözüm sunmaktadır.
Mevcut Sorunlar Neden Kaynaklanıyor?
Antalya Müzesi’nde görülen çatı akması, sıvaların dökülmesi gibi sorunlar yapının kendisinden kaynaklanmamaktadır. Bu sorunlar, yıllar içinde ihmal edilen bakım ve tadilatlardan kaynaklanmıştır. Dolayısıyla, bu durum bir yıkım gerekçesi değil, ihmal sonucu olarak değerlendirilmektedir. Yıkım yerine, restorasyon ve güçlendirme ile bu sorunlar kolaylıkla aşılabilir.
Önerilen başka bir gerekçe de, binanın depolardaki eserleri sergilediği alan için yetersiz kaldığıdır. Ancak modern müzecilik, tüm eserlerin aynı anda sergilenmesi değil, koleksiyonların tematik ve dinamik olarak sunulmasıdır. Antalya Müzesi’nin deposundaki birçok eser, Elmalı ve Demre gibi kendi müzeleri olan ilçelere aittir. Tüm bu varlığın bir yerde toplanması, mantıklı bir yaklaşım değildir.
Sorun, sadece binadan kaynaklanmamaktadır; asıl sorun bir vizyon ve yönetim sorunudur. Antalya gibi zengin kültürel mirasa sahip bir şehir, müzeciliği uzmanlara teslim etmelidir. Bu profesyonel yaklaşım ile eserler daha etkin bir biçimde sergilenebilir ve halkla buluşturulabilir.
Çözüm Önerilerimiz
Yıkım değil, akılcı bir planlamayla çözüm bulmalıyız. İşte önerilerimiz:
- Yıkım işlemi derhal durdurulmalıdır.
- Bina, tarihi değeri ve emsal kararları doğrultusunda tescil edilerek korunmalıdır.
- Orijinal planlar ışığında, bilimsel bir restorasyon ve güçlendirme projesi hazırlanmalıdır. Bu proje için birden çok finansman kaynağı mevcuttur.
- Antalya’nın yeni müze ihtiyacı, tüm paydaşların katıldığı şeffaf bir süreçle ayrı bir proje olarak değerlendirilmelidir.
Antalya’nın geleceğini geçmişine sahip çıkarak inşa edeceğine inanıyoruz. Bu yapıcı diyalog çağrımızın dikkate alınmasını ve kentin mirası için en doğru kararların verilmesini bekliyoruz.
“`